Bugün dünyanın ilk çocuk bayramı olan 23 Nisan… Niloya’nın köyünde, okulun bahçesinde tüm çocuklar ellerinde bayraklar ile kırmızı beyaz giyinmiştir. Çocuklardan oluşan bir bando takımı bile vardır ...

Niloya o gün heyecanlı bir şekilde arkadaşlarını bir araya toplar. Elif, Mine, Murat ve Tospik neden toplandıklarını merak etmektedir. Niloya’nın bir sürprizi vardır. Beklerlerken karşılarından Mete ve başka bir çocuk onlara doğru yaklaşır ...

Bayram sabahı kapının önüne sofra kurulmuş bütün aile neşe içinde kahvaltı etmektedir. Kahvaltıda herkes birbirine iyi dileklerini iletirken Murat’ın bir acelesi olduğu fark edilir ...

Niloya ve Mete anneler gününü kutlamak üzere tüm aile ile bir araya gelmişlerdir. Hatta Ayşecik ve Tospik de vardır. Yapılan sevgi gösterilerinden anne ve Fatoş Teyze duygulanmış, çok mutlu olmuşlardır ...

Niloya’nın o gün canı sıkılmaktadır. Annesi ve babasını izlemektedir ve çok çalıştıklarını, hep iş yaptıklarını ve aslında hiç oyun oynamadıklarını düşünür. Hemen aklına bir fikir gelir anne ve babasına sürpriz yaparak onları parka götürür ...

Niloya, Mete ve Elif bir masanın üstüne şeffaf, üstü açık kutular dizer. Neşeyle bir oyuna hazırlanmaktalardır. O sıra yanlarına Mine gelir ve ne yaptıklarını merak eder ...

Niloya, renkli boya kalemlerini almış odasında bir kâğıda resim çizmektedir. Tospik de yanında onu izler. Köşede bir ağaç, evler, dere, keçi, birkaç hayvan daha ...

Mete’nin kuzeni Cem, tabletiyle çok vakit geçirmekte bu durum da Niloya ve Mete’yi rahatsız etmektedir. Niloya birlikte oyunlar oynamak istemektedir. Mete ile birlikte Cem’i ikna ederler ve araba yarışı yapmaya başlarlar ...

Niloya köyde Topişiyle birlikte tepelik bir alanda oyun oynamaktadır. Tospiğe seslendiğinde başka bir yerden ses geldiğini fark eder ve buna çok şaşırır. Etrafına bakar ama kimseyi göremez ...

Mete ve annesi Fatoş Teyze o akşam Niloya’lara misafirliğe giderler. Niloya ve Mete oyun oynarken, Tospik ve Ayşecik de onları izlemektedir. Oyun devam ederken bir anda elektrikler kesilir. Çocuklar bu duruma çok üzülür ...

Mete, Niloya ile oynamak için evlerine geldiğinde bir hazırlık olduğunu görür. Acaba unuttuğu bir kutlama mı vardır? Tospikle konuşmaya başladığı sırada anne, Niloya ve Fatoş Teyze evden ellerinde kaselerle evden çıkarlar ...

Niloya o gece odasında oturmuş, yatağında yatan Tospik’i uyutmak için masal anlatmaktadır. Tospiğin uykusu iyice gelince o da ışığını söndürüp yatağına girer. Ama o da ne? Tam yattığı anda odası birden aydınlanır ...

Niloya bir dedektif gibi başında şapka elinde büyüteç ile dikkatle etrafı inceleyerek, önemli bir görevdedir. Yanında Tospik de vardır. Daha sonra Mete de onlara katılır ...

Babam olduğun için, beni böyle sevdiğin için Beni hep koruduğun için hep yanımda olduğun için Çok şanslıyım, babacığım çok teşekkür ederim.Bazen yanımda olamasan da varlığını hissederim ...

Niloya ailesiyle birlikte Karadeniz’in güzel sularına açılmıştır. Pırıl pırıl mis gibi bir gündür. Biranda çok büyük bir balık görürler. Balık kuyruğunu çırpar ve suya girer. Niloya ve ailesi biraz ıslanmıştır ...

Mete eski oyuncak kutularından birinde bir broşür bulmuştur. Broşürde başka oyuncakların resmi vardır. Mete hayranlıkla oyuncaklara bakmaktadır. Annesi zaten yeterince oyuncağı olduğu için alamayacağını söylemiştir ...

Niloya, Mete, Mine, Murat, Elif ve diğer çocuklar mahalle maçı yapmaktadırlar. Ama bugün kimse gol atamamaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar o top kaleye girmemektedir ...

Yağmur yağmaktadır. Niloya evinde aktivite defteriyle oynamaktadır. Bu sırada telefon çalar. Arayan Mete’dir. Dışarı çıkıp oynamayı istemektedir. Ama Niloya bugün evde kalmayı istemektedir. Mete yağmurluğunu giymiş ve dışarı çıkmıştır ...

Niloya’nın babaannesi hazine gibi özel bir sandığın içinde sakladığı atalarından kalan tohumları verir. Niloya, çok kıymetli oldukları için kutuyu açmayı istememekte, ekmek için toprağı hazırlamaya çalışmaktadır ...

Niloya ve Mine, yine kendilerini uzay ve astronotluk oyunlarına kaptırmışlardır. Oyuncaklarını, kartonları bir araya getirerek, uzaydan sinyal toplayan bir cihaz yapmışlardır. Yani onlar öyle olduğunu düşünmektedirler ...

Elif ve Mine kağıtlardan origami yapmaktadırlar. Uçaklar, gemiler, evler, çocuklar, arabalar… Her biri yaptığı oyuncağı kendi köşesine koymaktadır. İkisi de özenerek yaptığı origamileri dizmektedirler ...

Niloya, Mete ve Murat böğürtlen toplamaktadırlar. Böğürtlen harika bir meyvedir. Çok lezzetli çok da faydalı… Abisi böğürtlenleri yemeden önce ellerini yıkamaları gerektiğini söyler. Ama Niloya duymazdan gelir. Elleri ne de olsa temizdir ...

Elif bir teleskop almıştır. Geceleri gökyüzünü izlemektedir. Niloya da izlemek ister. Bir gece annesi ve abisiyle birlikte nefis bir kek yapıp Elif’lere giderler. O gün şanslarına çok fazla yıldız kayar gökyüzünde ...

Niloya ve arkadaşları körebe oynamaktadır. Ama Niloya körebe oynarken o kadar gürültülü ve hareketlidir ki hemen yakalanmaktadır. Oysa arkadaşları öyle kolay yakalanmamaktadır. Niloya oyunlarda yenilince üzülür ...

Niloya ve Tospik nehir kenarında güneşlenmekte ve dinlenmektedirler.yanlarına gelir. Hav hav da hav hav! Çoban köpeği bir şeyler anlatmaktadır ama ne? Köpekçe bilmiyorlardır ki hiç bir şey anlamazlar köpeğin dediklerinden ...

Mete ve Niloya tüm gün koşturmuş ve hiç durmadan hoplamış ve zıplamışlardır. Ama yorulmuşlar mıdır? Hayır! Annesi biraz daha sakin oyunlar oynamalarını önerir. Ama Niloya yorgun değildir. Mete hiç değildir ...

Niloya bisikletiyle gezerken köylerinin sağlık ocağında çalışan doktoru görür. Doktor amca işe gitmektedir. Niloya doktorluk üzerine düşünür. Ne eğlenceli bir iş der ve doktorculuk oynamaya karar verir ...

Niloya ve Mete aileleriyle birlikte şelaleye pikniğe gitmişlerdir. Şelalenin altında bir mağara vardır. Acaba mağarada kim yaşıyordur? Niloya ve Mete çok meraklanır. Yoksa bir timsah mı yaşıyordur ...

Mete haberlerde çok uzak bir ülkede bir hayvanat bahçesinden zürafanın kaçtığını söyler. Niloya bu haber üzerine düşünür. Haberlere bir kere o da denk gelmiştir, hiç onların köyünde olan biteni anlatmamaktadır ...

Elif boş durmanın can sıkıntısı olduğuna karar vermiş ve her gününe bir aktivite koymuştur. Bale, piyano, İngilizce, jimnastik dersi derken, arkadaşlarına hiç vakit ayıramamaktadır. Niloya, Mete ve Tospik için bu durum başta çok ilginç gelir ...

Niloya’nın babaannesi çantasını almış ve yola çıkmıştır. Bisikletle gezen Niloya babaannesini görünce şaşırır. Nereye gidiyordur böyle? Sağlık ocağına gidiyordur. Ama neden? Niloya panikler ...

Niloya ve Mete aileleriyle birlikte şelale kenarına pikniğe gelmişlerdir. Niloya şelale yanında piknik yapmayı çok sevmektedir ve bugünü iple çekmiştir. Radyoda havanın bugün güzel olacağı söylenmiştir. Çadırlarını dahi kurmuşlardır ...

O gün Niloya nehrin kenarında kağıttan yaptığı uçağı ile oynamaktadır. Mine beyaz bir önlük giymiş bahçede, masa başında deney tüpleriyle oynamaktadır. Çünkü o bilim çocuğudur ...

Niloya ve annesi bir ağacın altına oturmuş çocuk kitaplarıyla vakit geçirmektedirler. Tospik de merakla bakınmaktadır kitaplara… Anne okumakta ve Niloya dinlemektedir. Bu sırada Mete gelir Niloya’yı yakalamaca oynamaya çağırır ...

Niloya, Tospik ile birlikte sabah sporunu yapmaktadır. Bir ki bir ki. Şimdi sıra babaannenin evine kadar koşmaya gelmiştir. Babaanneye vardıklarında ne görsün, babaannenin yine dizleri ağrımaktadır. Oturup kalkarken zorlanmaktadır ...

Niloya elinde kalemler, kağıtlar, boyalarla bahçeye çıkmış bir çalışma yapmaktadır. Nerede hangi bitki var? Sincaplar hangi ağaçta? Meyve ağaçları nerede? Her birinin yerini belli eden güzel, renkli ve çocuksu bir harita yapar ...

Haylaz mı haylaz bir karınca, nasıl olduysa başarmış ve Niloya’nın odasına kadar gelmiştir. Karıncayı fark eden Niloya çok mutlu olur. Demek ona misafir olmuştur tatlı karınca. Belki de yatılı kalacaktır ...

Niloya’nın ailesi çekirgelerden şikâyetçidir. Tarlalarına, bahçelerine gelmekte ve ekinlere zarar vermektedirler. Niloya büyüklerini dinlediği sırada bir çekirgeyle karşılaşır. Ve onu etrafına zarar vermemesi için uyarır ...

Niloya evlerinin bahçesinde tahta bloklardan büyük bir kale yapmaktadır. Öyle kaptırmıştır ki kendini ne onu oyuna çağıran Mete’yi görür. Ne Mine’yi ne de diğerlerini… Niloya hiç ara vermeden kalesini bitirmeye çalışmaktadır ...

Niloya dürbünü ile etrafa bakmaktadır. Birden panik olur ve dağın düştüğünü söyler. Dağ dediğin düşer mi hiç! Murat olmaz öyle şey düşmez dese de… Niloya kendi gözleriyle görmüştür ...

Elif köylerindeki parktan çok memnun değildir. Başka oyuncakların da olmasını istemektedir. Diğerleri de Elif’e hak verirler. Elif bir çocuklar toplantısı düzenler ...

Hava o gün çok sıcaktır. Niloya yelpazesini sallamaktadır. Ama yelpazeyi sallarken bile yorulmakta ve terlemektedir. Babasından kendisine yelpaze sallaması için yardım ister ...

Mete ile Niloya arabalarla oynamaktadırlar. Bu sırada Mine ile Elif gelir. İp atlamak için üçüncü kişiye ihtiyaçları vardır. Niloya hemen üçüncü olur ve oynamaya başlarlar. Niloya çok eğlenmektedir ...

Mete elindeki halkaya üfleyerek baloncuk yapmaktadır. Köpük kasesinin içinde su vardır. Mete’nin aklına ilginç bir fikir gelir! Kasedeki suyu nehre dökecek ve çok daha büyük baloncuklar yapacaktır. Ama terslik bu ya Mete köpük kutusunu nehre düşürür ...

O gün Mete, bir tulum giymiş, küçük oyuncak çekiç ve tahtalarını önüne almış ve bir marangoz olmuştur. Bu sırada Niloya gelir ve meraklı bir şekilde Mete’ye ne yaptığını sorar ...

Mete bir yapboz yapmaya çalışmaktadır. Ancak son parçayı bir türlü bulamaz. Niloya ile birlikte parçayı aramaya başlarlar fakat bulamazlar. Niloya, Mete'ye arkadaşlarının ağaç ev yapacağından bahseder ve birlikte oraya giderler ...

Niloya’nın babası eski bir aynayı dışarı çıkarmıştır. Niloya aynadan kendine bakarken oradan geçmekte olan Tospiş durur. Aynada kendini görünce önce korkar sonra kabuğuna kaçar ...

Mete kendine kartonlardan bilgisayar yapmıştır ve onu hiç bırakmamakta ve yanından da ayırmamaktadır. Kartondan tuşlara basmakta, ekrana bakmakta sanki çok önemli işler yapmaktadır ...

Nehire bir sürü halinde kurbağalar gelmiştir ama ne gelmek! Bir de vıraklamaktadırlar ki duyanın kulakları sağır olur. Niloya nehir kıyısında resim çizmeye çalışmaktadır. Ama kurbağaların sesi buna izin vermemektedir ...

Sonunda bahar gelmiştir. Büyüklerde bir telaş başlamıştır. Ağaçlar budanır, çimler biçilir ve sıra hayvanlara gelir. Nasıl yani?eçi’nin yünleri mi kesilecektir? Tabi ki Niloya buna izin vermeyecektir. Niloya her defasında keçiyi korumaya çalışır ...

Çok sıcak bir yaz günüdür. Niloya ve Tospik elinde yelpazesiyle serinlemeye çalışmaktadır. Annesinin mutfakta limon sıktığını gören Niloya merakla yanına gelir, ne yaptığını sorar ...

Köye zerzevatçı gelmiştir. Karpuz satmaktadır. Manileriyle aracının hoparlöründen seslenmektedir. Bisikletleriyle gezen çocuklar karpuzcuyu fark etmişlerdir ve canları karpuz çekmiştir. Karpuzların kokusu etrafı sarmıştır ...

Güzel bir günde, Niloya ve Tospiş önde, Miniş hemen peşlerinde çimlerde yuvarlanmaktadırlar. Cep civcivi de arkalarındadır. Mete yanlarına gelip kamp yaptıklarını söyler. Niloya hayvan dostlarını da yanına alarak arkadaşlarının yanına gider ...

Niloya gece yatağında uyumaya çalışıyordur ama bir türlü uyku tutmuyordur. Herkesin, her şeyin uyuduğunu görür, bir kendi uyumuyordur. Aklına bir fikir gelir ve hemen uyuyan abisinin odasına gider ...

Niloya bir ağacın altında büyük bir titizlikle resim çizmektedir. Mete de onu büyük bir ciddiyetle izlemektedir. Niloya’nın resminin ortasına bir adet karadut düşer. Çok şaşırırlar. Ama Mete durur mu, hemen ağzına atar yere düşen dutu ...

Köyün çocukları kırlardan, tepelerden fesleğen toplamak üzere bisikletleri ile birlikte Niloya’yı çağırmaya gelmişlerdir. Niloya elinde bir begonya çiçeği ile evden dışarı çıkar ...

Niloya, annesi ve abisi Murat ile birlikte, babasıyla tekne turu yapmak üzere kıyıya gelirler. Niloya fotoğraf makinesini de yanına almış denizde bir ahtapot görmek istemektedir ...

Köyde sakin bir gündür. Niloya ve Tospik çimlerin üzerinde dinlenirken, Murat kaykayı ile kaymaktadır. O sırada biraz uzaktan “şıp şıp şıp” diye bir ses duymaya başlarlar ...

Bugün bayramdan önceki arife günüdür. Niloya’da yeni ayakkabılarını giymek için çok heyecanlıdır. Ayakkabılarını yanına alarak dışarı çıkar. Köydeki tüm insanlar bayrama hazırlık yapmaktadır ...

Niloya, arkadaşları ve keçi çocuk parkına gelmişlerdir. Niloya parkta bulunan tüm oyuncaklarla hızlıca oynar. Fakat sıra büyük kaydırağa gelince bir endişe yaşar. Kaymayı dener ama her seferinde vazgeçer ...

Niloya ve Mete ağaçların altında top oynamaktadırlar. Mete’nin canı ağaçlarda bulunan armutlardan çeker. Ama üşengeçliğine yenik düşerek bir robotunun olmasını ve işlerini onun yapmasını ister ...

Niloya, Sarıkanat ve civcivleri beslemektedir. Bu sırada bir kaç kuş gelerek Sarıkanatın yemlerine ortak olur ve tatlı bir yarış başlar. Kuşlar uçabildiği için yemleri Sarıkanat ve civcivlerden önce alıp kaçmaktadır ...

Niloya ve Tospik çimlere uzanmış bulutları seyrederken Mete yanlarından elinde bir uçakla geçer. Niloya’nın dikkatini çeken bu olay Mete’nin peşinden gitmesini sağlar ...

Çok rüzgarlı bir günde çocuklar top oynamaya çalışmaktadır. O sırada Murat, rüzgarın daha da şiddetleneceğini, fırtınanın geleceği haberini verir ...

Çocuklar bahçede toplanmış Elif’in kar küresini incelemektedirler. Salladıkça yağan karlar çok dikkatlerini çekmiştir. Kar küresinin içindekileri kendi köylerine benzetirler ancak, kürede nehir yoktur ...

Niloya bahçede hayvan dostları için bir şarkı söylemeye çalışmaktadır. Hayvan dostları da merak edip Niloya’nın yanına gelmiştir. Ama Niloya, dostlarının oyun isteklerinden ve yanında olmalarından rahatsız olur ...

Niloya ve Mete, bahçede bir ağaç dalının üstüne binerek atçılık oynamaktadırlar. Gerçek bir atlarının olmasını konuşurlarken Niloya’nın babası bir at ile görünüverir. Tarlada yardım etmek üzere alınan atın yanında küçük bir at daha vardır ...

Niloya’nın abisi Murat evde ders çalışmaktadır. Niloya da abisinin de canı istemesin diye dışarı çıkmamıştır. Fakat Niloya ve Tospik evde çok sıkılırlar ...

Güzel bir kış gününde dışarıda kartopu oynayan çocuklar babaannenin seslenmesi ile oyuna ara verirler. Onları bir sürpriz beklemektedir! Kışın en güzel yiyeceklerinden olan kestaneler sobada pişmek üzeredir ...

Mete ve Niloya arabalarıyla oynamaktadır. Oyun içinde arabalarını park etmeleri gerekir. Uygun bir yere park etmeye çalışırlar fakat denedikleri her yer başkasına ait çıkar ...

O gün kahramanlarımız bahçede saklambaç oynamaktadır. Fakat o da ne? Ağaçların arkasından garip garip bir ses duyarlar. Bu olayı aydınlatana kadar ağaçların konuştuğunu düşünürler ...

Niloya akşam saatlerinde Tospik ile birlikte kapının önünde otururken, yerde parlayan şeylerin yavru yıldız olduğunu zanneder. Ertesi gün Murat ve Mete'ye yıldızların bahçelerine geldiğini anlatır. Ama buna inanması biraz zordur ...

Niloya, babası ve dedesinin yaptığı araba ile gezmektedir. Bunu gören Mete, Niloya ile oynamak için hemen kendine kartondan bir araba yapar. Başlarlar birlikte oynamaya. Çocukları gören Mine bisikletin üzerine yaptığı bir araba ile katılır ...

Niloya, Tospik ile birlikte gökyüzündeki bulutları hayvan dostlarına benzetme oyunu oynamaktadır. O sırada ağaçtan yüzüne sararmış bir yaprak düşer. Ağacın hastalandığını düşünür ve annesine bu durumu sorar ...

Niloya izlendiğini fark eder. Biraz aradıktan sonra O'nu yakalar. Fakat ne olduğunu kestiremez. Yoksa bu bir görünmez hayvan mıdır? Murat, Mete ve annesine de görünmez hayvan dan bahseder fakat bir türlü gösteremez ...

Mete o gün kapıda postacıyı beklemektedir. Niloya ve abisi Murat dayısından mektup gelmesini bekleyen Mete'yi oyun oynamaya davet eder. Bir yandan oyun oynayan kahramanlarımızın gözü aynı zamanda postacı amcadadır ...

Niloya, Mete ve Mine oyun oynamaktadır. Nehrin kenarında Elif'i fark ederler fakat O çok dalgındır. Ne yapsalar gökyüzüne bakan Elif'in dikkatini çekemezler. Sonunda Elif Niloya'nın bağırmasıyla kendisine gelir ...

Mete çadırdan çıkmak istememektedir. Pazartesi gününün iyi bir gün olmadığını düşünmektedir. Niloya'da aksine Pazartesi gününün haftanın başı olduğu için güzel bir gün olduğunu düşünmektedir ...

Niloya resim çizmeye çalışmaktadır. O sırada keçinin sesini duyar. Yanına gittiğinde ise yavru bir köpek görür. Yavru köpeğin kaybolduğunu düşünerek arkadaşları ile birlikte sahibini aramaya başlarlar ...

Niloya bahçedeki kedilere su vermektedir. Birden karga gelip su kabını alır, uçar gider. Niloya da Tospik ve keçiyi de yanına alarak karganın peşine düşer. Biraz sonra kargayı bulurlar fakat su kabı yanında değildir ...

Niloya odasında oyun oynamaktadır. Ama yapmak istediği bir türlü olmamaktadır ve odası çok dağılmıştır. Annesi odanın toplanması konusunda abisini ve Niloya'yı uyarmıştır ...

Niloya kırmızı balonu ile oynamaktadır. Balonunun köydeki bir çok şeyden büyük olduğunu düşünmektedir. Yanına gelen Mete ile birlikte balonu gezdirmeye başlarlar. Fakat Mete'nin düşmesiyle balon ellerinden kaçar ...

Niloya babaannesi için resim yaparken etrafında baloncuklar görmeye başlar. Bu baloncukların nereden geldiğini çok merak eder. Düşer baloncukların peşine. Sonunda baloncukları Mete'nin yaptığını görür ...

Mete oynarken en sevdiği kırmızı arabasının tekeri kırılır. Bu duruma çok üzülen Mete'nin morali bozulur. Başlar resim yapmaya. Fakat Mete'nin yaptığı tüm resimler mutsuzdur ...

Mete kuzenlerinin yanına gitmek için o gün köyden ayrılacaktır. Niloya arkadaşından ayrı kalacağı için çok üzülmektedir. Birbirleri ile haberleşmek için bir yol ararlar ...

Niloya'nın annesi çilek reçeli yapmaktadır. Ancak Niloya ve arkadaşları sabretmekte zorlanmaktadır. Reçel olana kadar vakit geçirmek için türlü fikirleri uygulamaya koyarlar ...

O gün Niloya, Miniş'i gezdirmeye çıkarmıştır. Bu durumdan çok memnun olan Miniş çok heyecanlı ve hareketli olduğundan Niloya O'na yetişmekte zorlanmaktadır. Arkadaşları Niloya'nın hep aynı yerleri gezdirdiğini fark eder ...

Niloya ve Mete nehrin kenarında oyun hamurları ile oynamaktadır. Niloya hamurlar ile türlü türlü şekiller yapmaktadır. Ancak Mete, Niloya'nın yaptığı her şekile bir bahane bulmaktadır. Bu yüzden Niloya oyun hamurları ile oynamaktan vazgeçer ...

Niloya ve Mete karlı bir günde kızakları ile etraftaki canlılara yardım etmektedirler. Tavşan, kuş, sincap. Hepsinin yardımına koşarlar. Ancak keçinin sıkıntısını bir türlü anlayamazlar ...

Mete, bir an önce büyümek istemektedir. Hızlı büyümek için koşuyor, ayran içiyor, zıplıyor, çalışıyor ve herkese yardım ediyordur ...

Niloya ve Murat babaları ile denize açılmışlardır. Teknede yanlarında bir de harita vardır. Haritaya göre Karadeniz'de bir hazine gözükmektedir ...

Niloya, Mete ve Murat o gün bir oyuncak hazinesi aramaktadırlar. Ama bir türlü bulamazlar. Aramaya devam ederlerken başka bir hazine çıkar karşılarına ...

Niloya kuru fasulye ve pilavın yanında yoğurt yemeyi çok sevmektedir. Biten yoğurdun yerine annesi ile birlikte yoğurt yapmaya karar verirler. Ama bu iş Niloya'nın düşündüğü kadar kolay olmayacaktır ...

Niloya'nın annesi o gün biraz rahatsızlanmıştır. Murat ve Niloya babalarına yardım ederek annelerine çorba yapmak için işe koyulurlar. Fakat çorbaya tuz yerine şeker ekleyince çorba boşa gitmiş olur ...